VAN VİLAYETİ

HAYATTA KALAN HIRİPSİME PETROSYAN’IN, VAN SANCAĞININ GÂ- VAŞ KAZASINDAKİ MOKHRABERD KÖYÜ KATLİAMIYLA İLGİLİ TA­NIKLIĞI

[1916], Bakü

Ben, Van vilayetinin Gâvaş sancağında bulunan Mokhraberd köylüsü Hıripsime Petrosyan, 35 yaşındayım, şimdi Bakü’nün Ermeni köyünde yaşıyorum ve 8. Nagorni’deki 3 Nolu Yetimhanede çalışıyorum.

Ben 100 haneden oluşan köyümüzde yaşıyordum. 7 kişiden oluşan ailemizle yaşıyordum: ben, kocam Petros, oğullarım Vardges, Aram, Va­han, Barseğ ve kızım Arusyak. Şimdi 4 kişi kaldık. Kocamı öldürdüler, oğlum Barseğ ve kızım Arusyak köyde korkudan öldü.

Hükümetin vergisi, olam ve dayak bizim için günlük şeylerdi. Gerçi cinayet yoktu, fakat uygulanan şiddet ve haksızlıklar bizim için son dere­ce çekilmezdi. Seferberlikten azat olan erkeklerimizi, – yaşlıları ve genç­leri – götürüp, günlerce ameliye olarak kullanıyorlardı. Tüm mallarımızı, buğday, arpa, saman, büyükbaş hayvan, un hepsini götürdüler.

Hükümet, 30 kişilik bir zaptiye grubu gönderdi köyümüzü seferi bir­likler ve Kürtlerden korumak için. Bu birlikler bizi gerçekten de bahara (nisana) kadar iyi bir şekilde korudu. Hükümet sert bir şekilde asker kaçağı talep etmeye başlayıp, Ermeniler de vermek istemeyince, hükümet komplolarını uygulamaya başladı. Önce Hayots Dzor bölgesini kırmaya başladı, ardından bizim bölgemize geçti. Köylülerimiz tehlikenin yaklaş­tığını görünce gençlerin bir kısmı dağa kaçtı. Ertesi günü tüm köylüler toplandı ve dağa çekildiler; orada 4 gün kaldılar ve kalan köylülerin dağ­da bize katılmasına izin vermesi için, köyümüzde kalan kortunun (45) baş mollası Tarvel’e 6 lira verdiler.

Molla Tarvel, bizi bıraktı ve hepimiz dağa çıktık. 2 gün orada sessiz­ce kaldık. İkinci günü, erkeklerimiz Mukhsi [Murat] ve Petros’un lider­liğinde çarpışmak için dağda mevziler hazırlarken, güruh bizi kuşattı ve çarpışma başladı. Çarpışma gece yarısına kadar sürdü. Kar yağışından dolayı, birlikler gene güruhla birlikte Nor Güğ’e istirahate çekildi. Er­keklerimiz ertesi günü karşı koyamayacaklarını görerek, geceleyin Pesandaşt’a kaçtı. Ancak gidenlerden haberi olmayan bazı erkekler, sabaha kadar dağda kaldı. Sabahleyin güruh tekrar bize saldırdı ve karşı koyan olmadığını görünce, üstümüze çullandılar ve 10-100 yaşlarındaki erkek­leri ayırıp hepsini öldürdüler, içlerinde kocam Petros da vardı. Yaklaşık 50 kişi öldürdüler orda. Erkekleri öldürdükten sonra biz kadınlara sal­dırdılar. Bizi yağmaladılar ve hepimizi soyarak üzerimizde sadece don-gömlek bıraktılar, bize öğlen tecavüz ettikten sonra köye geri gönderdiler. 8 gün köyde tuttuktan sonra, oradan uzaklaşmaya zorladılar. Bizi zorla köyden çıkarttılar ve bizden iki güzel kadını birlikte götürdüler, 4 gün tuttular ve sonra serbest bıraktılar. Böylece, gönüllüler Van’a girene ka­dar geçen bir ay boyunca bize işkence yaptılar. Köyümüzün kordonunun bize epey iyi baktığını söylemeliyim. Gönüllüler Van’a girdiğinde onlar da kaçma hazırlığı yaptılar. Gönüllüler Vostan’ı ele geçirince, tamamen kurtulduk ve ricata kadar, bir ay serbest yaşadık. Rus ordusu ricat edince, biz de onlarla birlikte Ecmiadsin’e kadar geldik ve oradan da buraya.

îşte 7 kişilik ailemizden kocam öldürüldü, oğlum Barseğ ve kızım Arusyak köyde korkudan öldü ve şimdi bizden 4 kişi kaldı.

EMA, fon 227, liste 1, dosya 468, yapraklar 28-29, orijinal, el yazısı.