VAN VİLAYETİ

HAYATTA KALANLARDAN KARABET TAVTYAN’IN, VAN SANCAĞININ VAN KAZASINDAKİ HAYOTS DZOR’UN KHOSP KÖYÜNDEKİ KATLİ­AMLA İLGİLİ TANIKLIĞI

20 Ağustos 1916, Mehrablu

Van’ın Hayots Dzor sancağındaki Khosp köyünden Karapet Davt- yan’m, köylerindeki katliamla ilgili anlattıkları:

Khosp köyü 50 hane, 350 Ermeni nüfustan oluşmaktaydı. 2.100 ölçü buğdayı ve arpası, 1.200 koyunu, 530 çeşitli çiftlik hayvanı vardı.

Köyün bir kilisesi ve bir okul binası vardı, bunlar şimdi eşkıyalar tarafından köyle birlikte kundaklanmıştır.

Hükümet, savaş başlamadan önce, 25-35 yaşındakilerin asker adayı olarak 24 saat içinde silah altına girmesini, belirtilen sürede askerî ko­mutanlığa teslim olmayanların divan-ı harpte sert bir şekilde cezalandı­rılacaklarını bildirdi. Zaptiyeler köye geldi ve tüm erkekleri toplayarak, Arçeş ve Berkri’ye yolladılar. Birkaç gün orada dolandıktan sonra, 40 kişi haricinde, kalanları serbest bıraktılar.

Savaş vergisi olarak köylülerimizden zorla 230 ölçü buğday, 85 koyun, 15 litre yağ, 20 ölçü bulgur, 60 çift çuval, 50 çift çorap, 45 çift eldiven, 40 adet pamuklu ceket topladılar. Bizden aldıkları her şeyi hayvanlarımızla, kışın ise sırtımızda Van’a, Arçeş’e ve Saray’a taşıyıp depoladık.

Askerdeki çocuklarımızdan aldığımız mektuplarda, çok kötü du­rumda yaşadıkları, kuru ekmeğe dahi hasret oldukları, gittikleri günden beri kendi elbiseleriyle, çıplak, yalınayak, orduda hizmet verdikleri ve bizden maddi yardım bekledikleri, aksi takdirde açlıktan ölecekleri be­lirtiliyordu. Savaş ilanına kadar böyle sürdü. Tekrar mektup yazdılar ve silahsızlandırıldıklarını, “amele taburu” adı altında, yapılacak yollar ve mevzilerde, düzenli ordunun sıkı kontrolü altında çalıştıklarını, daha kötü duruma düştüklerini, günlerce aç, susuz, yataksız, damsız, ıslak ve soğuk toprak üstünde uyuyarak, içlerinde salgın hastalık başladığını be­lirttiler ve birçoğu mecburen firar etti. Diğerlerinden ise artık mektup almadık.

Hükümetin sertlikleri giderek çoğaldı. Her gün çeteler gelip, köylüle­ri fark gözetmeksizin öldüresiye dövüyor ve eziyet ediyor, asker adayları ve amele topluyordu. Ermenilerin başına tam bir bela olmuşlardı; onlar için tavuk, koyun kesiliyor, atlarına bol arpa ve saman yediriliyordu, hep­si ücretsiz. Densizliklerinin haddi yoktu. Sonuna kadar böyle devam etti.

2 Nisan 1915’te Bıjınkertli Miço adlı bir Kürt geldi ve köyümüzün Kürtlerine, İşkhan’ın Hirç’te öldürülmüş olduğunu ve Vali Cevdet’in Ermenileri katletme emri verdiğini bildirdi. 7 Nisan’da Bıjınkert, Hirç, Küsn, Kığzi Kürtleri güruh oluşturarak, Köl-Pasanlı (18) Sadık Ağa’nm ön­derliğinde köyümüzü kuşattı ve yağmalamaya, önlerine çıkanı öldürme­ye başladılar. İçlerinde Peder Ter Martiros, Res Aziz, eski Res Sargis, ağalardan Mıkırtiç, Tovmas, Hovhannes, Khaço ve Hovsep olmak üzere 80 kişi öldürdüler. Manuk Azizyan’ın 14 yaşındaki kızı Varvar’a tecavüz edip, zorla İslâmlaştırdılar, Hirçli Mehmet onu götürdü. Sırgo’nun karısı Mara ve kızları Pıto ve Azniv’i, biri 6, diğeri ise 10 yaşında, Norduzlu Sıleman Bey götürdü. Aynı Sıleman Bey, 12 yaşındaki Movses Goroyan’ı, Gaspar’ın 13 yaşındaki torunu Aram’ı, 10 yaşındaki Vardan Sargısyan’ı zorla İslâmlaştırıp hizmetçi olarak götürdü. Diğerleri ise dehşet içinde Luvaver Dağı’na kaçtı.

Aynı güruh ertesi günü iki misli olarak, karanlık planlarını gerçekleştirerek, Ermenileri yok etmek için Luvaver Dağı’nı kuşattı. Bizim bölge komitemizin üyesi olan Kemli Mıkırtiç Atovmyan, var olan tehlikeyi fark ederek, Khosp ve çevre köylerdeki cesur Taşnak gençlerinden toplam 70 kişiyi etrafına topladı. Silaha ve öz savunmaya başvurduk, bir günlük eşit olmayan çarpışmadan sonra Kültlerin sıkı hattını yararak, geceleyin halkla birlikte Van’a geçerek, düşmanın yenilmesine ve Van’dan kaçma­sına kadar orada kaldık. Rus ve gönüllü birlikler Van’a girip bölgeyi ele geçirdiklerinde ise, henüz dumanları tüten evlerimize geçtik ve gömül­memiş cesetleri toprağa verdikten sonra mahsulü biçmeye başladık. Fa­kat büyük temmuz ricatı geldi ve her şeyi bırakarak Berkri üzerinden Kafkasya’ya göç ettik.

Lâkin yolda çektiğimiz zorluklar ve şiddetli sıcaktan, köyümüzden 40 kişi hastalandı ve Ecmiadsin’de öldü. Diğerleri ise, oradaki “Kardeş Yardımı” komitesinin talimatıyla aynı bölgedeki, Yerevan ve Gamar- lu’nun farklı köylerine yerleştirildik.

20 Mart 1916’da vatana döndük ve Birleşik Demek’ten koşum hay­vanı ve tohum alarak, tarım çalışmalarına başladık, ağustos ricatında bı­rakıp eski yerlerimize dönene kadar. Şimdi tekrar gruplar halinde vatana dönmeye başladılar.

EMA, fon 227, liste 1, dosya 438, yapraklar 13-14 ve arka yüzü, orijinal, el yazısı.