VAN VİLAYETİ

HAYATTA KALAN MARGARİT HAKOBYAN’IN, VAN SANCAĞININ G­VAŞ KAZASINDAKİ HARBERD KÖYÜ KATLİAMIYLA İLGİLİ ŞAHADETİ

[1916], Bakü

Ben, 27 yaşında, Van eyaleti, Gâvaş sancağının Arberd köyünden Marga- rit Vardanyan Hakobyan, şimdi Bakü’nün Ermeni köyü 11. Nagorni No 30’daki evde, Göçmen Komitesi’nin yardımıyla yaşıyorum.

Ben 45 haneden oluşan köyümüzde yaşıyordum. 30 hane Ermeni ve 15 hane Kürt’tü. Ben 4 kişiden oluşan ailemizle yaşıyordum. Şimdi ben ve kocam Yeğiazar kaldık; oğlum Abel ve kızım Gülik öldü.

15 Temmuz 1914’te Avrupa savaşı ilan edildiğinde, Türk hükümeti de seferberlik ilan etti. Bizim için seferberlik çok zor oldu. Hükümetin zaptiyeleri asker toplamaya geldiklerinde bize çok eziyet ediyorlardı. Dayak had safhaya ulaşmıştı, küfür ise onlar için olağandı. Askerleri toplayıp götürüyorlardı, biri geciktiğinde veya saklandığında ise o köy acı çekiyordu; asker adayının evini yakıp mal varlığına el koyuyor, yakın akrabası varsa, babası, annesi veya yakın akrabasını hapse atıyorlardı. Köyümüzden Hambardzum Aspoyan ağır hasta olduğundan dolayı as­kerliğe dayanamadı, iyileştikten sonra kaçıp köye geldi. Bunun üzerine köye zaptiyeler geldi ve hemen Hambardzumlarm evine giderek babası Aspo’yu yakalayıp tutukladılar. Aspo’dan Hambardzum’u istediler, Aspo kendilerine, oğlumdan haberim yok deyince, onu dövmeye ve her türlü işkenceyi yapmaya başladılar. Dövdükten sonra etrafına saman doldu­rup üzerine gazyağı dökerek yaktılar. Gene, askere gitmediğinden dolayı Yokhan Güroyan’ın evini yaktılar. Seferberlikle birlikte buğdayımızı ve yağımızı, peynir, koyun, inek ve orduya gerekli her şeyi toplamaya baş­ladılar. 1915 Nisanına kadar böyle eziyet çektik.

Katliamla ilgili fısıltılar vardı ve köylülerimizden Kürt Bahram Bek olacakların farkına varmıştı, geldi ve tüm erkeklerimize dağlara kaçma­larını söyledi. Onun sözüne uyarak tüm erkeklerimiz Şitan’a kaçtı. Orası çatışmaya başlamıştı, fakat aynı zamanda güvenliydi. Çünkü Kharakanlı Levon, direniş grupları hazırlamıştı.

Ertesi günü, Vöstanlı Cangir Ağa yanma 200 kişi alarak köyümüze girdi ve tüm 15 yaşın üzerindekileri acımasızca katletmeye, kılıçtan ge­çirmeye başladı. 5 yaşın üzerinde olanlara da acımadılar. Tüm vahşetleri­ni sergiledikten sonra, köyümüzü terk etmeden önce hepimizi toplayarak bir daha asla köye dönmememizi söylediler ve döverek köyün dışına attı­lar. “Nereye isterseniz, oraya gidebilirsiniz”, diyorlardı bize. O gün akşa­ma kadar etrafta dolandık ve köyümüze dönmeye cesaret edemedik. Kö­yümüzden sadece yarım saat uzakta bulunan babamın köyü Bakhuants’a gittik. Hemen babamın evine girdim ve babam Vardan’ı, kardeşim Sargis’i, dayılarım Gazar’ı ve Zatik’i baba evimin eşiğinde öldürmüş olduk­larını gördüm. Bu cesetleri görünce dayanamadım. Kürtlere bağırmaya ve küfretmeye başladım. Küfürlerimi duyan Kürtler üzerime saldırdılar. Öldürmek için beni kovaladılar. Ben de korkudan oğlum Abel’i bırakıp kaçtım. Gelip oğlumu öldüreceklerdi, fakat onlardan biri bırakmadı. İki gün babamın köyünde kaldık, ardından tekrar köyümüze gönderdiler. Bir gün de köyümüzde kaldık ve sonra Poğonis köyüne gittik ve oradaki Amar Ağa’ya, geceleyecek bir yer vermesi için çok yalvardık. İki gün burada kaldık. Ardından bizim köylü Bahram Bek Cangir Ağa’ya bizi köyümüze geri alması için başvurdu. Tecavüz olağan olmuştu. Keri’nin ordusu Van’a girip Vöstan’ı ele geçirene kadar böyle kaldık. Vöstan’ı aldıklarında, Kürtlerin bir kısmı çoktan kaçmıştı. Geriye kalanlar da kaçtı ve biz kurtulduk. Unuttum söylemeyi, oğlum Abel’i bırakıp kaçtıktan iki saat sonra kendimi biraz güvende hissedince, onu aramaya gittim. Onu babamın evinin yakınında buldum; korkudan titriyordu. Onu aldım, fakat tedavi edemedim; 20 gün hasta kaldı ve öldü.

Kızım Gülik Keri’nin grubunun köyümüze girmesinden birkaç gün sonra öldü; açlıktan takatsiz kalmıştı.

Bölgemiz Rusların eline geçtikten sonra bir ay kadar rahat yaşadık, ricat olduğunda ise, Rus ordusuyla birlikte kaçıp Ecmiadzin’e kadar gel­dik, oradan da Bakü’ye ve şimdiye kadar da hâlâ Bakü’de yaşıyoruz.

E MA, fon 227, liste 1, dosya 469, yapraklar 37 arka yüzü-38 arka yüzü, orijinal, el yazısı.