MUŞ SANCAĞI

HAYATTA KALAN ZAKAR AĞA MARGARYAN’IN, MUŞ SANCAĞININ BULANIK KAZASINDAKİ KAKARLU KÖYÜ GÖÇÜ VE KATLİAMLARIY­LA İLGİLİ TANIKLIĞI

Eylül-Ekim 1916, Aleksandrapol eyaleti

Bulanık bölgesi

Bulanık iki kısma ayrılmaktaydı: Yukarı ve Aşağı Bulanık; yaklaşık 30 Ermeni köyü vardı.

Latar, 220 hane, 70’i Ermeni, 150’si Kürt

Kakarlu, 200 hane, 196’sı Ermeni, 4’ü Kürt

Piran, 80 hane, 50’si Ermeni, 30’u Kürt

Khaçlu, 40 hane, 4’ü Ermeni 36’sı Kürt

Kharapşaher, 70 hane, 55’i Ermeni, 15’i Kürt

Kop (kaymakamın ikamet ettiği yer), 600 hane, 450’si Ermem, 20’sı Kürt, 130’uTürk

Yoncalu, 300 hane, 300’ü Ermeni

Bılur, 120 hane, 40’ı Ermeni, 80’i Kürt

Merbar, 43 hane, 40’ı Ermeni, 3’ü Kürt

Mecetlu, 150 hane, 145’i Ermeni, 5’i Kürt

Votınçur, 150 hane, 150’si Ermeni. Teğut, 160 hane, 160’ı Ermeni

Şervanşeğ, 140 hane, 140’ ı Ermeni

Hamzaşeyh, 200 hane, 197’si Ermeni, 3’ü Çerkeş

Garağıl, 210 hane, 210’u Ermeni

Şeykhyağub, 200 hane, 200’ü Ermeni

Yukarı Bulanık’ta Hamzaşeyh, Şervanşeğ ve Kop ile Ğarağıl köyle­rinde katliam yapıldı. İlk iki köydeki halkın onda biri ancak kurtulabildi. Kop ta 150 kişi katledildi. Garağıl kendisini savundu ve sadece 100 kayıp vererek kurtuldu. Diğer köyler zarar görmeden kurtuldu ve sadece çok cuzı şahsı kayıpları oldu, malları ve varlıkları tamamen yağmalandı. Kürtler ve yolda Kozaklar ile Rus askerleri tarafından yağmalandıktan sonra, çok küçük bir kısmını kurtarıp Rusya’ya getirebildiler.

Aşağı Bulanık daha ülke içlerinde bulunmakta olup, aşağıda belirti­len köylere sahiptir.

Liz (müdürün ikamet yeri), 350 hane, 345’i Ermeni, 5’i Kürt

Apre, 200 hane, 50’si Ermeni, 150’si Kürt

Gâbolan, 60 hane, 20’si Ermeni, 40’ı Kürt

Mollakent, 100 hane, 30’u Ermeni, 70’i Kürt

Pionk, 80 hane, 40’ı Ermeni, 40’ı Kürt

Hatkon, 80 hane, 65’i Ermeni, 15’i Kürt

Pırkaşen, 70 hane, 68’i Ermeni, 2’si Kürt

Khoşgeldi, 150 hane, 147’si Ermeni, 3’ü Kürt

Koğak, 300 hane, 60’ı Ermeni, 240’ı Kürt

Akrak, 60 hane, 50’si Ermeni, 10’u Kürt

Yukarı ve Aşağı Bulanık’ta 4.333 hane var, 3.282’si Ermeni 921 ’i Kürt ve 130’u Türk.                              ’

Yukarı Bulanık’ta 2.883 hane, 2.407’si Ermeni, 346’sı Kürt 130’u Türk.                                            ’

Aşağı Bulanık’ta 1.450 hane, 875’i Ermeni, 575’i Kürt.

Toplam 4.333 hane, 3.282’si Ermeni, 921 ’i Kürt, 130’u Türk.

Aşağı Bulanık’taki tüm köylerde katliam tüm korkunçluğu, dehşeti incelikleri, Kürt vahşeti ve barbarlığıyla vuku bulmuştur. ’ ’

Yukarı Bulanık

Kakarlu

Köyün 200 hanesinin 2.000 büyükbaşı (camız, inek), 150 koyunu,

40.000   kot buğdayı, 1.000 kot keteni vardı. Bir kilise vardı Surb Gevorg adında ve masraflarını köyün üstlendiği 60 erkek çocuğu için bir okul. Günümüzde, köyün 200 evinden 4-5 tanesi Türkler tarafından yakılmış, kalanının direkleri tahrip edilmiş ve çatıları yakılmıştır.

Genel Avrupa savaşının ilanından bir ay kadar sonra, ağustosta, Tür­kiye’de genel seferberlik oldu 20-38 yaşları arasındaki erkekler için. Köylüler, tarladaki işlerini tamamlamak için Kop Kaymakamına ve Muş mutasarrıfına başvurdu, fakat reddedildi ve 70 kişi Kop’a yollandı, orada kaydedildikten sonra, her birine 14 kuruş yol masrafı verip bir kısmı­nı Muş’a, diğer kısmını ise Erzurum’a gönderdiler. Seferberlikle birlik­te köylerde zorla el koymalar ve zorunlu çalışmalar da başlatıldı. Yine ağustos ayında, harman zamanı, Kop Kaymakamı köye geldi ve 8.000 kot buğday ve arpa, 50 koyun, 50 put yağ, 300 çift çorap, 300 çift eldi­ven, 50 el yatak (yorgan, çarşaf ve yastık), 40 keçe talep etti. Bu talepler bir buçuk ayda yerine getirildi. Malların karşılığında, kaymakamın veya ordu levazımatçısmın imzasıyla alındı belgesi verdiler ve savaştan bizim hükümetimiz galip çıkıp toprak bizim elimizde kalırsa, hükümet bu alın­dı belgelerine istinaden malların parasını ödeyecektir, diyorlardı.

Malların toplanması esnasında köyün resi (mal sahibi) Kokol’u ve yardımcılarını, yavaş hareket ettikleri için ölesiye dövdüler. Fakirlikten dolayı talep edilen miktarı veremeyen tüm köylüleri de dövüp hakaret ettiler. Köylüleri malları Kop’a nakletmeye mecbur ettiler, oradan da köylüler 4 ay boyunca sırtlarında, kağnılarla ve hayvanlarla, Muş’a ve Erzurum’a kış kıyamette gıda, giyecek ve daha başka malzeme taşıdılar. Hem kağnı, hem de sırtlarında taşıyanlardan oluşan 10-15 kişilik her gruba atlı zaptiyeler refakat ediyordu. Bu zaptiyeler yol boyunca on­ları sürekli dövüyor, hakaret ve tehdit ederek, onları kar içinde atlarla birlikte yürümeye mecbur ediyordu. Bu köyden üç kişi dinlenmek için sırtlarındaki yükü yere koydu, fakat zaptiyeler üzerlerine saldırıp kur­şunladılar ve kaçma niyetinde olmakla suçladılar. Zaptiyeler Ermenilere bilerek eziyet ediyorlardı. Zaptiyelerin niyeti, Ermenilere eziyet ederek veya onlara suç addederek öldürmek ve sığırları ile kağnılarına el ko­yarak şehre götürüp satmaktı. Bu yüzden, köyden 10 kişi zaptiyelerin dayağına, yolun soğuğuna ve açlığa dayanamayarak sığırları ve kağnı­ları da bırakıp kaçtı. Bu şekilde, 4 ay içinde Kakarlu köyünden Misak Safaryan, Levon Hakobyan, Sahak Mıkhoyan, Misak Poğosyan, Mıher Martoyan, Arpik Melkonyan, Mıkho Gasparyan, Margar Martoyan ve di­ğerleri (hatırlamıyor), toplam 11 kişi yok oldu, 96 kağnıya ve 192 sığıra 300 çuvalıyla birlikte el konuldu veya gasp edildi.

Ermeni askerlere sadece 3 gün silah ve eğitim verdiler, fakat 3 gün sonra silahları aldılar ve bir kısmını (Muş’takileri) yollarda çalıştırdılar, diğer kısmını ise (Erzurum’dakileri), Köprüköy’den Katfan’a, 3 günlük yola, sırtlarında mal taşıttılar. Yolda soğuğa, açlığa ve dayağa dayanama­yan Ermeni askerlerden 40 kadarı, zaptiyelere rüşvet vererek kaçıp köye geldi, kalan 30 kişi ise yolda öldü ve askerler ile zaptiyeler tarafından öldürüldü.

Kop’ta mahkeme üyesi olup, o bölgedeki Ermeni, Türk, Kürt ve hükümet tarafından sayılan bir şahsiyet olan köyün ileri gelenlerinden Zakar Ağa, Kop Kaymakamı Hüseyin Faik Efendi’ye başvurup, Erme- nilerden de çetelerin oluşturulup (Türkler ve Kürtler örneğindeki gibi) Rus’a karşı çatışmalarını önerir. Kaymakam, Ermenilerin bu vatanperver duygularından dolayı kendisine teşekkür etti ve Ermenilerden de oluştu­rulması için gereken yerlere başvurarak emir çıkartılması sözü verdi. 20 gün sonra, cevap almak için tekrar başvuru yapıldı. Fakat eski kaymakam başka yere tayin edilmiş olduğundan, yerine gelen Esat Bey, yardımcısı ve müftü, “Olaydan haberimiz var. Poğos Paşa, Katolikosunuz (Ermeni Kilisesi dinî önderi) ve Tiflis Belediye Reisi (13), bize karşı mücadele et­mek için Bulgaristan’dan Andranik’i çağırmış. Artık size güvenmiyoruz, size silah verirsek, savaş alanında bize karşı çarpışırsınız”, derler. Zakar Ağa, bu öneriyi yapıp grup oluşturarak, hükümetin yüreğinde Ermenilere karşı şüphe oluşmamasını ve bir ölçüde sömürü ve baskıların azalmasını amaçlamaktaydı. Hükümet çevreleri ve yüksek rütbeli asker tanıdıklar­dan, Ermenileri katletme düşüncesinin var olduğunu öğrenmişti.

1915 Nisanı sonlarında (28’inde) Çerkeş yüzbaşısı Musa Kâzım, ya­ralı olarak eve dönerken Zakar Ağa’ya rastlar ve “Ruslar 10-15 güne ka­dar Manazkert’e varmış olur. Kendinizi Rus’un içine atma konusunda bir çare bul, yoksa devletin tüm bölgelerinde Ermenileri çocuklardan itiba­ren katletme kararı var, seni de mutlaka öldüreceklerdir, yüksek görevli memurlara ayrıcalık yapılmayacak”, der. İki gün sonra, Bağdad tarafına tayin edilen Gılıç-Kâtuk komutanı (onun yerine Hacı Hamdi Bey geldi) Kakarlu köyünde, Hasananlı aşireti reisi Khalıd Ağa’nın evine gelip, Za- kar Ağa’nm yanında (kendisini Kürt zannederek), hükümetin, Ermenilere güvenini kaybetmiş olduğu için büyük-küçük hepsini katletmeye karar vermiş olduğunu bildirir ve “Dikkat edin, Ermenilere aman verip koru­mayasınız, çünkü hükümet öylelerini darağacına çıkartacak”, der.

Bu olaylardan 8-10 gün sonra, Hambardzum yortusunun çarşam­basında, Ruslar Manazkert’e girdi. Pazartesi ve sah günleri, Hamidiye Alayları sürekli köyün yakınından geçip ailelerini kaçırıyorlardı. Kakar- lu’ya da girip Ermenileri katletmeyi denediler, fakat köyün etkili Kürt aşiretinin reisi Khalıd, adamlarını silahlandırarak Ermenileri korudu, köye zarar vermeleri durumunda Hamidiyelere acımayacağı konusunda tehdit ederek. Bu koruma esnasında Khalıd Ağa sürekli, “Korkarım, sizi koruduğum için devlet beni asar”, diyordu. Çarşamba günü Hamidiyelerin kaçışı bitti, asker ise hiç gözükmedi. Ertesi günü (Hambardzum per­şembesi) halk aceleyle, bazıları koyunlarını, ineklerini ve gerekli mal­larını alarak, bazıları ise hiçbir şeysiz, Manazkert’e geçip Rus ordusuna yetişmeye hazırlandı. Köyün Kürt ağası Khalıd ise köylülerden 100 çift sığır aldı, kağnıyla Akhlat bölgesindeki Khulik köyüne gitmek için. Bu sığırları daha sonra geri vermişti, fakat köylüler göçmüştü.

Manazkert’te 2 ay kaldılar, ekmek ve yiyecek bolluğu vardı. 1915 yılının Vardavar yortusunda Rus ricat etti, Türkler Manazkert’e dayan­mışlardı. Halk oldubittiye geldi ve kaçmak için aceleyle yola düştü. Ak­şamüzeri, 30.000’e yakın kişiyle Bumi-Bulağ köyüne vardılar, Bulanık, Manazkert ve Khılat bölgesinin tüm halkı. Burada 3 saat dinlendikten sonra, ricat eden Rus ordusu, Abozlar ve Kozaklar arkadan yetişti. Halk yanma aldığı arabaları, sığırları ve koyunları orada bıraktı veya kaybetti ve çocukların ellerinden tutarak Abozlar ve atlı askerler arasında yürüme­ye başladı. Birçok çocuk Abozlar ve atların altında kalıyordu. Kozaklar ve Abozlar bakmadan halkın üzerine sürüyor, halkı Fırat Nehri’ne dökü­yorlardı. Birçok kadın çocuklarını bırakıp kaçtı. Bir kısmı kendisini neh­re attı. İkinci günü Şeykhzilan Ketik, Khamur, Garakilisa, Taşgale, (İçki­lise, Diadin, Kor Musun ve İğdir, 10 günde. Halkın bir kısmının koyunu vardı, diğerlerinin ise, Manazkert’ten getirdiği un ve ekmek, 30.000’in üzerindeki insanın 10 günlük gıdası buydu. Yolda Kozaklar göçmenlerin koyununu ve ineğini sürüp götürdü, karşı koyanları öldürmekle tehdit ettiler ve karşı koyan birçoğunu da hemen öldürdüler. Birçoğu açlıktan öldü. İgdir’de bir şey yememiş ve sürekli, gece-gündüz kaçan insanlar vardı. Manazkert’ten İgdir’e kadar tüm yol boyunca cesetler seriliydi, çocuklar, yaşlı ve sakatlar, kadınlar ve erkekler. Yolda sadece 800 nüfuslu Kakarlu köyünden 100’ün üzerinde insan öldü, Ecmiadsin ve çevresinde ise, salgın hastalıktan 60 kişi. Kalanlar şimdi Yerevan (Akhta, Başgeğ, Tayçarukh, Pıtığni), Hacikhalil, Gözaldara, Yeganlar, Guliçan, Pamigeğ, Gazarapat, Şiştape ve Duzkharaba’da bulunmaktadır. Yanlarında 50-60 koyun ve yaklaşık 100 büyükbaş getirmişlerdir. 1916 Mayısında köye gi­dip geldiler. 3 ev yakılmıştır, evlerin içindeki mallar ve eşyalar ile topra­ğa gömülü buğdayı alıp götürmüşler. Kalan evleri Rus ordusu tahrip edip yakmış.

Anlatan: Kakarlulu Zakar Ağa Margaryan

EMA, fon 227, liste 1, dosya 452, yapraklar 1-4, orijinal, el yazısı.