MUŞ SANCAĞI

HAYATTA KALAN SEROB STEPANYAN’IN, MUŞ SANCAĞININ BULANIK KAZASINDAKİ GÂBOLAN KÖYÜ KATLİAMLARIYLA İLGİLİ TANIKLIĞI

[1916]

Bulanık’ın Gâbul köyünden Serop Hovsep Stepanyan (25), köylerinden Şeyh Mısto’nun yanında esirken, 1916 Şubatında kaçmayı ve Rusların ya­nına gitmeyi başarır. Esaret günlerini şöyle anlatmaktadır:

Şeyh Mısto, çok sayıda koyunlarına bakmam için beni, küçük karde­şimi, üç amca çocuğumu, iki kız kardeşimi ve annemi sağ bıraktı. Biz, Kürtlerle birlikte Muş taraflarına, Khaşkhaldağ köyüne, oradan da Har­dert köyüne gittik. Şubatta Rus ordusu Muş’un üzerine yürüdüğünde, ben kaçıp onların yanma gittim, bizimkiler ise kaldı, onlardan hiç haberim yok.

Muş Ovası’ndayken (Kürtler arasında), Kürtlerin ve Türk askerleri­nin Ermeni köylerini dolaşarak gizlenilecek yerleri kazdıklarını veya su kuyularını araştırarak tüm gizlenenleri çıkartıp öldürdüklerini veya nehre attıklarını gördüm. Tamamen çıplak, sadece edep yerlerine bir parça bez bağlamış olarak yiyecek için dolanan kadınlar vardı. Lâkin Kürtler onla­ra da acımadı ve hepsini toplayıp Vardo sancağındaki Gümgüm köyüne götürdüler ve yaktılar (4). Yerezak köyünde (Muş Ovası) 3 yaşında bir ço­cuk gördüm, sürünerek gidip pınardan su içiyor, sonra da gelip, kapının eşiğinde öldürülmüş olan annesinin cesedine başını koyup uyuyordu… Bir Kürt eniği tabancayla üç defa ateş etti üzerine, fakat kurşun değmedi. Zavallıyı o vaziyette bırakıp uzaklaştık.

Atkon köyünde Kürtler 70 yaşında bir kadın buldular, tutup yere ya­tırdılar ve ağzına toprak doldurdular ve boğulana kadar üzerine su dol­durdular… “Yavaş yavaş gebersin”, deyip gülüyordu caniler.

Khaşkhaldağ’da Kürtler Serop’a şöyle bir hikâye anlatır: “Muş Ova- sı’nda bulunan Crik köyünde bir Ermeni erkeği (nereli olduğu bilinmiyor) karısıyla birlikte bir eve girmiş ve Mauser tabancasıyla bize (Kürtlere) karşı çarpışıyordu, biz 70 kişiden fazlaydık. Bizden 3 kişiyi öldürdü. Ta­bancasında sadece bir dolumluk (10 tane) mermisi kalınca, karısıyla bir­likte mevzisinden çıktı ve hattımızı yararak ileri atıldı. Kendisini sırtından birkaç kez vurup yere devirmeyi başardık. Kahraman karısı ise, hemen kocasının bıçağını çekti ve intihar ederek onun cesedinin üzerine düştü… Biz hayret ve hayranlık içinde kaldık…”

Serop bu olayı birkaç yerde daha duyar.

Esaretim ve gördüklerimle ilgili burada yazılanlar, anlattıklarıma uy­maktadır.

Serop’un okuma-yazması olmadığından dolayı, Vanlı Nazaret Karoyan.

EMA, fon 227, liste 1, dosya 425, yapraklar 17-18 arka yüz, orijinal, el yazısı.