MUŞ SANCAĞI

HAYATTA KALAN MOVSES HARUTYUNYAN AMİRYANTS’IN, MUŞ SAN­CAĞININ BULANIK KAZASINDAKİ LİZ KÖYÜ KATLİAMIYLA İLGİLİ TANIKLIĞI

[1916], Pirvali

Liz köyü. Bitlis vilayeti, Bulanık kazası.

Movses Harutyunyan Amiryants, Pirvali köyüne sığınmış. Anlatıyor:

Savaş öncesinde Türk hükümeti büyük savaş hazırlıkları yaptı. Se­ferberlik ilan ederek “Hamidiye’yi” topladı ve sınırlara göndererek savaş ilan etti Ruslara karşı. Biz Ermeniler, Osmanlı ordusunda askerimiz ol­duğundan dolayı hükümetin bize karşı iyi davranacağına ve “mukhannat millet”5 demeyeceğine emindik, fakat fena halde yanılmıştık. Önce Ermeni askerlerini silahsızlandırdılar ve gruplar halinde katlettiler, ar­dından da Ermeni halkını. Kor ve bekârın haddi hesabı yoktu, insanları kızaklara koştular ve omuzlarına 2 merlik (6) kot ağırlık yüklediler. Hayli yol sürerek, Haşan Gala-Erzurum’daki askerî noktaya ulaştırıyorlardı.

Resimize, her evin bir litre un, o kadar bulgur, bir okka yağ, çorap, gömlek, çarık, don ve daha başka gerekli malzemeleri hükümete verme­ye mecbur olduğu emredildi. Böylece, gitgide bizi gelirimizden mahrum ettiler, koşum hayvanları da zaten bekâr yapıyordu, inek ve koyun da ordu için kesime gitti. Ruslar Alaşkert’e girdiğinde, o bölgelerin Kürt’ü ve Türk’ü panik içinde köylerimize doluştu; ekmeğimiz, suyumuz ve tüm imkânlarımızla onları besledik, ikinci ricatlarına kadar.

Savaştan önce köyümüzün 4.000 baş koyunu, 2.000 ineği, 1.000 kıs­rağı, 1.500 camızı, 2.500 sığırı, 500 atı ve 1.500 küçükbaş hayvanı vardı. Köylülerimizden birçoğu ahır sahibiydi. 1/7’ini fahra veriyorduk, savaşta ise %’ini verdik ve sonra da bulduklarını götürdüler, zorla. Bekâr yolunda biz Ermenilerden biri güçten düşünce ya döverek, taşımaya zorluyor ya da ölümün pençesine bırakıyor, daha sonra gelen Kürtler onu soyup öldü­rüyor, iz bırakmıyorlardı. Komşumuz Bağto Karapetyan, Hazrat Köprüsü olarak anılan yerde, Hovhannes Karapetyan, Kolan Lavadyan, Hako İskanyan, Lavand Umeyan ve diğerleri gibi, 12 arkadaşıyla birlikte böyle öldürüldü. Müdürümüz bizi sürekli toplantıya çağırıyor ve hükümete sa­dık olmamızı, tüm varlığımızla destek olmamızı öğütlüyordu.

Ermeni askerlerin katledildiği haberini, Türklerin ricat edip çevreyi yakıp yıktıkları zaman öğrendik. Kop köyünün kaymakamı, Rusların yaklaştığından emin olarak, kaçıp bizim köyümüze geldi. Rusların he­men köyümüzü Türklerin vahşetinden kurtaracağı ümidiyle 39 arkadaşla birlikte kaçıp Ruslara teslim olduk. O günden sonra 35 gün geçti ve kom­şumuz, bakkal Bay Bağdasar Zuloyants da, 4 arkadaşıyla birlikte kaçtı ve yanımıza geldi ve köyün kuşatıldığı, zoraki çalıştırıldığı ve erkeklerin grup grup katledildiğinden bahsetti. Bu vaziyette kadınlar, 40 gün boyun­ca 15.000 askere ekmek, yağ, peynir ve çeşitli yemekler hazırlar. Ustalar su değirmenlerinde çalışıp un öğütür. Kırk üçüncü günü gızir, Ermeni halkını toplantıya çağırır, 8 yaşından en yaşlısına kadar, tabii ki erkekler ve tüm eline düşenlere Muş’a gideceklerini bildirir. Daha köyden uzak­laşmadan, içlerinde babamın da olduğu zengin Ermenilerden 20 kişiyi ayırarak, 20’şer altın fidyeyle iki günlüğüne serbest bırakırlar, kalanları ise urganlarla bağlar ve süngüyle kılıçla katlederek, daha önceden hazır­lanmış çukurlara doldururlar.

İki gün sonra babam Harutyun Amiryants’ı ve diğer 19 komşuyu tek­rar çağırıp aynı şeyleri yaparlar. İçlerinden sadece Mıkhitar Ter Tumyants, kadınların arasına karışıp, onlardan yardım ister. Kadınlar, onu hemen aynı evin sahibi Hakob Çatciyants’ın saklandığı yere gizlerler. Katliam­dan sonra, kadınlar köyün geçitlerini araştırarak, gece vakti onları kaçırır. Kozakların komutanı şüphelenerek Ter Tumyants’ı ve Çanciyants’ı tutuk­lar. Manazkert Ermeni karargâhı üyesi Yerevanlı Tigran kurtarır onları.

Kadın ve çocuklara, “Sizi Almanya’ya nakledeceğiz, sizi istemiş, orası güvenlidir sizin için”, derler. Bu durum 6 gün sürer, bu arada birçok tecavüz gerçekleştirilir ve bundan dolayı Khazal Gevorgyants ve daha başkaları ölür. Altıncı günü, kadınlar ve çocuklardan 3 grup düzenleyip, yaklaşan Ruslara teslim etmeden yakmak için 3 ahıra koyarlar. Kadınlar geceleyin kaldıkları yerden Muş yönünde patırtı, nal sesleri ve at kişne­meleri duyar. İçerden kapıları sürgülerler.

“Kaçanlardan bazıları bağırarak, bizden ekmek istiyor ve kapıların deliklerinden alıp uzaklaşıyorlardı. Sabahleyin köy sakinleşti, dışarıya çıkmaya cesaret ettik ve ne Türk gördük, ne de Rus. Az sonra çevreyi araştıran Kozakları gördük ve onları Türk Çerkesleri zannederek tekrar kaçtık, evlerimize kapandık, fakat Rusya’da bulunmuş olan kadınlardan Kozakları tanıyanlar oldu ve onları karşıladık. Kozak alayları ve başka birlikler geldi. Bize hürriyet sözü verdiler ve ilerlediler, fakat hemen er­tesi günü geri döndüler ve ricat olduğunu söylediler. Bu da korkunçtu…”

Onlar ricatla birlikte Kop-Derk-Manazkert-İgdir’e gelir. Kurtulanla­rın bir kısmı açlıktan, diğerleri ise bulaşıcı hastalıklardan ölür. Köy şimdi harabedir. Köyümüzden kurtulanlar olduysa, müdürümüz Khalıf Efendi sayesindedir, Ermenilerin katledilmesini görmemek için son günü köyü terk etti. Piyonk köyündendi.

EMA.fon 227, liste 1, dosya 454, yapraklar 36 arka yüzü-37 arka yüzü, orijinal, el yazısı.