BİTLİS SANCAĞI

HAYATTA KALAN TOROS MIRTOYAN’IN, BİTLİS SANCAĞININ MOTKAN KAZASINDAKİ KHUT-BIRNAŞEN’İN ANDİİ TAĞ KÖYÜ KATLİA­MIYLA İLGİLİ TANIKLIĞI

Eylül-Ekim 1916, Aleksandrapol eyaleti

Khut bölgesi-Andii Tağ

100 sığır ve 1.000 koyunları, 100 kile buğday (1 kile – 8 kot), 20 kile kilkil, 30 kile darı ve Surb Stepannos adlı bir kiliseleri vardı. Okulları yoktu. Köyden çıktıklarında, köy zarar görmemişti (Nisan 1916). Dönen olmamıştır ve köyün mevcut durumu hakkında bilgileri yoktur.

Seferberlik orada 1915 Ocak ayı başında gerçekleşti. Köyden top­lam 15 kişiyi askere götürdüler. İlk başta 4 kişi (4) götürdüler, bun­lardan 1’i askerde hastalıktan öldü, kalan üçü kaçtı ve yolda soğuktan donarak öldü. İkinci seferinde 7 kişi götürdüler, bunlardan 3’ü askerde koleradan öldü, dördü kaçıp köye geldi, fakat katliamların başında, ilk öldürülenler onlar oldu. Üçüncü kez 3 kişi götürdüler; içlerinden biri, Magsut Khajoyan, firar esnasında Türk askerleri tarafından öldürüldü, diğer ikisi kayıptır. Son olarak Apro Serobyan, askere gitti ve ondan ha­ber almadık. 20-25 yaşmdakilerin seferberliği bittikten sonra, sıra daha yaşlılara geldi, fakat Kürtler (yerli) Ermenileri korudu ve gitmelerine izin vermedi. Hükümet yetkilileri, Ermenileri götürmeye geldiklerinde, Ermeniler dağlara çıkıyor, komşu Kürtler ise gelip Ermenilerin evinde oturuyor ve yağma ve talana izin vermiyorlardı. Ermenilerin köyü terk ettiklerini ve nereye gittiklerini bilmediklerini söylüyorlardı. Kürtler, bu memura rüşvet olarak bir şeyler verip gönderiyordu. Bir keresinde on Osmanlı altını verdiler, İkincisinde 30 büyükbaş hayvan ve koyun, son keresinde ise 12 kile (100 kot) buğday. Verdiklerini, daha sonra Erme- nilerden alıyorlardı.

Kürtler Ermenileri koruyor ve bunun karşılığında ücretsiz olarak kendi topraklarını ekip-biçtiriyorlardı.

Bu köydeki durum, tüm Khut bölgesinde de aynen geçerliydi. Bu dö­nemde hükümet bu bölgedeki Ermenileri zorunlu çalışmaya götürmedi. Zorla el koymalar veya “bağışlar” olmadı.

Katliam korkusu önceden de vardı, fakat yerli Kürtler gelip, Bula­nık ve diğer taraflardaki katliamları anlattıklarında, o günlerde Ermeniler korkunç günler yaşıyorlardı, günbegün gelecek olan felaketi bekliyor­lardı. Hükümet, katliamdan bir ay önce köylere korucu-nöbetçiler tayin etmişti, bunlara korto (15) diyorlardı. Hükümetin söylediğine göre, bunların görevi, zalimlere ve yağmacılara karşı Ermenileri korumaktı.

Vardavar yortusunun pazarında, Muş’u ve Muş Ovası’nı, ertesi günü ise o köyü (Andii Tağ’ı) katlettiler. İlk başta yukarıda belirtilen 4 asker kaçağını öldürdüler. Misak Khaçikyan, bir şeyden habersiz evden çıktı­ğında, Asef Gürcan’ın eniği tarafından tüfekle vurularak öldürüldü. To­mas Makaryan’nın katili Bekir Alikhanoğlu, Avo Asaturyan’ın Cempalo Khaleoğlu ve Sargis Manukyan’ın Cempalo Çelebioğlu’dur. Bundan sonra genel katliam başladı. Yerli Kürtler, Hamidiye Alaylarına öncülük ediyor ve kimin öldürüleceği, sokakta mı, evde mi diye talimat veriyor­lardı. Evlerde kime rast gelirlerse öldürüyorlardı, ayrımsız, kadın veya erkek, yaşlı veya çocuk. Köylülerden kaçabilen kaçtı, dağa gitti. Gece bastırınca, Karapet Khaçikyan, katliamın sonuçlarını öğrenmek ve biraz yiyecek bulmak için köye indi. Köyün papazının evine girdi ve 16 ceset saydı – hepsinin de boğazları kesilmişti. Dehşet içinde bırakıp uzaklaştı. Kürtler, Ermenileri dağlarda da takip etti ve birçoğunu öldürdü, kalanları da gizlendikleri yerden çıkarmak için, sahte padişah affı ilan ettiler ve birçok kadm ve çocuk yakalamayı başardılar. Erkekleri katlettiler, ka­dın ve çocukları ise hükümete teslim ettiler. Onlar bir günlük yola, Tat­van’a götürüldüler ve orada onlara zarar verilmedi. Köyden dört güzel gelin götürdüler. Köyde hayatta kalanlar kışı en çetin şartlarda geçirdiler, topraktan çıkarttıkları kökleri ve hayvan cesetlerini yiyorlardı. Nihayet kalanlar, yaklaşık 100 kişi, farklı yönlere dağıldı ve birbirinden ayrıldı, birçoğu tanıdık Kürtlerin yanma gidip sığındı, 1916 Martı sonlarında Ruslar Muş’a girene ve her tarafa dağılmış olan Ermeniler Muş’ta birleşip birbirlerini bulana kadar. Köyün 400 nüfusundan yüz kişi Muş’a geldi, kalanlar köyde ve dağlarda katledildi ya da hastalıktan öldü. Muş’ta 3-4 ay kaldılar, orada da 20 kişi öldü. Muş’tan köye gidip, saklanmış olan buğdayları bulup yiyorlardı. 1916 Temmuzunda Ruslar ricat ettiği zaman, halk da göç yolunu tuttu. Alican, Çarphor, Mağalesor, Khınus Kalesi, Çaurmen, Garabudağ, Kharkharut’tan geçerek Basen bölgesindeki Garakili- sa’ya vardılar. Yolda bir erkek, bir kadm ve bir çocuk öldü. Garakilisa’ya kadar yokluk, açlık, susuzluk vs. çektiler, fakat oraya vardıklarında gıda bulup doyana kadar yediler. Köyden arta kalanlar, yaklaşık 60 kişi, şimdi Artik köyünde, ayrıca Şirvançukh’ta (16) ve Khınus’ta bulunuyor. Yanların­da hiçbir şey getirmemişlerdir. Taşınır taşınmaz bütün mallar Kürtlerin elinde kalmıştır. Köye giden olmamış ve şimdiki durum hakkında da bil­gileri yok.

Anlatan Andii Tağ köylüsü Toros Mırtoyan

E MA, fon 227, liste 1, dosya 452, yapraklar 22 arka yüzü-24, orijinal, el yazısı.