Ermenilere ait 2 kilise ve 1 manastırın bulunduğu ilçede şimdi ise yalnızca 1650 yılında yapılan Surp Kevork Ermeni Kilisesi kalırken, kalan son Manastır da Ermeni nüfusunun azalması sonucu bakımsız kaldığı için kapalı durumda.
İsmini Kürtçe’de Dêr diye ifade edilen kiliseden alan Mardin’in Derik ilçesi 1915 yılından önce 3 ayrı yerleşim birimine dağılmış ve nüfusun bin 250’sini ise Ermeniler oluşturmaktaydı. Ermenilere ait 2 kilise ve 1 manastırın bulunduğu ilçede şimdi ise yalnızca 1650 yılında yapılan Surp Kevork Ermeni Kilisesi kalırken, kalan son Manastır da Ermeni nüfusunun azalması sonucu bakımsız kaldığı için kapalı durumda. Derik’te ilan edilen yasaklarda kapısı kırılarak içeri girilen kilise ise yeterli bakım yapılmadığı için kapanmaya yüz tuttu.
Bir zamanlar nüfusun önemli bir bölümünü oluşturan Ermenilerin, sosyal ve maddi sebepler nedeniyle göç etmesiyle ilçede yalnızca Yurşahlin ve Naif Demirci çifti kaldı. Çocukları olmayan Demirci çifti, komşuları Selma Ateş’in 12 yaşındaki oğlu Hasan’a bakarak çocuk hasretlerini gideriyor.
Kalan tek aile
Dedelerinden kalan Demircilik mesleğini demir doğrama işiyle devam ettiren Naif Demirci (65), eskiden birçok zanaatkârın bulduğu Derik çarşısının şimdi ise harabeye dönüştüğünü hüzünlenerek söylüyor. Tek başlarına kalsalar da anılarını yaşadıkları Derik’i bırakmak istemediklerini söyleyen Demirci, “Şu an Ermeni olarak kalan tek aile biziz. Buradaki komşularımızla, arkadaşlarımızla çok iyi anlaşıyoruz. Önemli olan birlikte yaşamdır” diyor.
Demirci’nin sözlerini destekleyen esnaf arkadaşı Abdurrahman Kınay, “Ermeniler Derik’ten gitti gideli buranın bereketi de kalmadı. Aramızdaki tek zanaatkar Naif abi kaldı. Derik çarşısı eskiden buradaydı. Bütün zanaatkârlar buradaydı. Kapıcı, sobacı, demirci, marangoz hepsi buradaydı. Ermeni ailelerin hepsi de burada yaşıyordu” diye anlattı.
Kilisenin anahtarı bende
Eşiyle birlikte ibadetlerini kilisede yerine getirseler de eskisi gibi kullanılmadığını söyleyen Yurşahlin Demirci, kilisenin bakımında Müslüman komşusu Hatune’nin kendisine yardım ettiğini söylüyor. Eskiden her hafta gittikleri kiliseye şimdi bazen iki hafta, bazen de bir ay aralıkla gittiklerini söyleyen Yurşahlin Demirci, “Kimse burada kalmadı, en son teyzem kaldı o vefat ettikten sonra kilisenin anahtarını bize bıraktı” diyor.
Hıristiyan ailenin müslüman oğlu
Çocukları olmayan Demirci çiftini her hafta ziyaret eden manevi oğulları olan Hasan Ateş ise çiftin çocuk hasretini gideriyor. Hasan’ın annesi Selma Ateş, oğlunun Yurşahlin’e duyduğu sevgiyi şu sözlerle dile getirdi: “Ömrüm 43, 30 yıldır Yurşahlin’le bir arada yaşıyoruz. Oğlum doğduğunda onun yanına getirirdim, oğluma bakıyordu. Yoldan geçerken bile oğlum Yurşahlin’i görmeden eve gitmiyordu. Her hafta yanına gelir, birkaç gün kalıp geliyor. Yanına gelmediği zamanlarda telefonla arıyor ve halini hatırını soruyor. Oğlum beni sevdiği kadar Yurşahlin’i de seviyor.”
Aynur İNEDİ / DİHABER
Kaynak: Yeni Özgür Politika