1915-16 yılları arasında Osmanlı topraklarında Ermeni halkına soykırımının 100. yılında gündeme gelen ancak muhtemel tepkiler nedeniyle ertelenen karar tasarısı, dün Federal Parlamentoda kabul edildi. Osmanlı döneminde Ermeni halkına yapılanların açık olarak “soykırım” olarak adlandırıldığı tasarıda Holokost ile paralellik kuruldu.
Saat 11.20’de başlayan ve yaklaşık bir saat süren oturumun başında konuşan Federal Parlamento Başkanı Norbert Lammert, bugünkü Türkiye Cumhuriyeti’nin soykırımdan sorumluğu olmadığını, amaçlarının burada Türkiye’yi sanık sandalyesine oturtup yargılamak olmadığını ifade ederek, amaçlarının geçmişte yapılanlarla hesaplaşma olduğunu söyledi. Lammert, karar öncesinde Almanya’da bir çok gösterinin yapıldığını, tepkinin gösterildiğini söyleyen Lammert, Türkiye kökenli iki milletvekiline ölüm tehdidi yapıldığını belirterek, bunlara karşı sessiz kalmayacaklarını söyledi.
Oturumda hükümet partileri adına ilk konuşmayı SPD Meclis Grup Başkan Yardımcısı Rolf Mützenich yaptı. Ermeni halkına ve diğer Hristiyanlara yönelik Osmanlı tarafından yapılanların uluslararası “soykırım” tanımına uyduğunu söyleyen Mützenich, “Savaş insan hakları ihlallerinin yapılmasını hafifletemez. Bu bugün de öyle. Bu nedenle o zaman savaşın olması Ermenilere yönelik yapılan katliamı hafifletmemesi gerekiyor. Bu karar Cumhurbaşkanı Erdoğan’a karşı alınmış bir karar değildir. Erdoğan ve AKP, politik İslam’ı temsil ediyor” dedi.
Türkiye’de milletvekillerinin dokunulmazlığını kaldırılmasını eleştiren Mützenich, Başbakan Angela Merkel’in en son ziyaretinde sivil toplum örgütleriyle görüşmesinin olumlu olduğunu belirterek, Dışişleri Bakanının en kısa zamanda HDP ile görüşmesi gerektiğini sözlerine ekledi.
SOL PARTİ: ALMANYA SOYKIRIMLA YÜZLEŞMELİ
Ayrı bir önerge veren Sol Parti adına konuşmayı Meclis Grubu Eski Başkanı Gregor Gysi yaptı. İktidardaki Hristiyan Birlik partileri CDU/CSU Meclis Grubu Başkanı Volker Kauder’in Sol Parti ile birlikte bir önerge hazırlamak istememesini “hastalık” olarak değerlendiren Gysi yaptığı konuşmada, “1.5 milyon Ermeni’nin öldürülmesi açık bir soykırımdır. Almanya’nın tarihi sorumluluğu var. Almanya soykırıma ortaklık etmiştir. Federal Parlamentonun ayrıca 1904-1908 yılları arasında Almanlar tarafından Herero’da yapılan soykırımı da kabul etmesi gerekiyor” dedi.
Türkiye hükümetinin 100 yıl aradan geçmesine rağmen geçmişiyle yüzleşme yerine soykırımı tanıyanları tehdit ettiğini söyleyen Gysi, Türkiye kökenli Milletvekilleri Sevim Dağdelen ve Cem Özdemir’in tehdit edilmesini kınadı. Gysi ayrıca, Türkiye’nin Kürt halkına yönelik yaptığı katliamları da kınadı ve buna karşı tepki gösterilmesini istedi. .
CDU/CSU Meclis Grubu Başkan Yardımcısı Franz-Josef Jung ise, geçen yıl 100. yıl dolayısıyla yapılan anmalarda Almanya Cumhurbaşkanı Gauck’un “soykırım” kavramını kullandığını belirterek, Almanya’nın sorumluluğunun olduğunu belirterek, bilgisi olduğu halde soykırımı engellemediğini belirtti.
Almanya’nın geçmişinde Holokost gibi bir soykırımın olduğunu ifade eden Jung, amacın Türkiye’yi sanık sandalyesine oturtmak olmadığını, birlikte gelecek için birlikte hareketin önemli olduğunu ifade etti. Jung, Almanya’nın Türkiye ile çok yakın ilişkileri olduğunu, AGİT ve NATO’da birlikle yer aldıklarını, 3 milyon Türkiye kökenli göçmenin Almanya’da yaşadığını belirterek, amaçlarının geçmişle barışmak olduğunu belirtti.
ÖZDEMİR ‘UNUTMA BENİ ÇİÇEĞİ’ TAKARAK KONUŞTU
Yeşiller adına Eş Başkan Cem Özdemir bir konuşma yaptı. Yakasına Ermeni Soykırımının simgesi “Unutma Beni” çiçeğini takan Özdemir, konuşmaya ziyaretçi tribünlerinde bulunan azınlıkların temsilcilerini selamlayarak başladı. Özdemir, ortak önerge nedeniyle büyük koalisyona teşekkür etti.
Ermeni soykırımının tanınmasının Almanya’da yaşayan Türkiye kökenli göçmenlerin de geçmişle yüzleşmesini sağlayacağını söyleyen Özdemir, okul kitaplarına konunun dahil edilmesinin önemli olacağını ifade etti. Özdemir, Türkiye’de Ermeni Soykırımı konusunda çalışmalar yapan Hırat Dink’in öldürüldüğünü belirterek, bugün de dokunulmazlığı kaldırılmak istenen milletvekilleriyle dayanışma içinde olduğunu belirtti. Özdemir, Almanya’nın Ermeni Soykırımı’nda suç ortağı olduğunu söyledi. CDU/CSU adına Christoph Bergner, soykırım kavramını hukuksal manada değil, yapılanların boyutunu göstermek için kullandıklarına dikkat çekti. Konuşmaların ardından yapılan oylamada mecliste bulunan CDU/CSU’lu milletvekillerinden biri karşı, biri de çekimser oy kullandı. SPD, Yeşiller ve Sol Parti milletvekilleri ise firesiz tasarıdan yana oy kullandı.
DAĞDELEN VE ÖZDEMİR’E ÖLÜM TEHDİDİ
Mecliste ve basında Ermeni soykırımının tanınmasından yana tavır alan Yeşiller Partisi Eş Başkanı Cem Özdemir ve Sol Parti Meclis Grubu Uluslararası İlişkiler Politikası Sözcüsü Sevim Dağdelen’in sosyal medya ve gönderilen mektuplarla ölümle tehdit edildikleri, Meclis Başkanı Lammert tarafından açıklandı. Dağdelen, gazetemize yaptığı açıklamada tehdidin milliyetçi Türk çevrelerinden geldiğini söyledi. Özdemir ve Dağdelen, daha önce yaptıkları açıklamalarda Almanya’nın Ermeni Soykırımı’nı tanımasını istemişlerdi.
MERKEL, GABRIEL VE STEINMEIER OYLAMAYA KATILMADI
Mecliste Ermeni Soykırımı konuşulduğu sırada hükümetin en önemli temsilcileri Başbakan Angela Merkel, Başbakan Yardımcısı ve SPD Genel Başkanı Sigmar Gabriel ve Federal Dışişleri Bakanı Frank-Walter Steinmeier oylamaya katılmadı. Merkel, NATO Genel Sekreteri Stoltenberg ile buluşmasını gerekçe göstererek oylamaya katılmazken, Gabriel inşaat işverenleri toplantısına katılmayı tercih etti. Dışişleri Bakanı Steienmeier ise Arjantin’de olduğu için oylama sırasında hazır bulunmadı. Merkel, meclis grubunda yapılan prova oylamasında tasarıdan yana oy vermişti. Hükümetin üç isminin de oylama sırasında hazır bulunmaması, Almanya’nın Türkiye ile ilişkilerini daha fazla germeyi engellemek için yapıldığı yorumu yapıldı.
KABUL EDİLEN KARARDA NELER VAR?
“1915 ve 1916 yıllarında, Ermenilere ve diğer Hristiyan azınlıklara karşı gerçekleştirilen soykırımı hatırlama ve anma” başlığıyla alınan kararda Ermenilere yapılanlar bir kaç kez soykırım olarak tanımlanıyor. Karar metninde şöyle denildi: “24 Nisan 1915 tarihinde, Osmanlı topraklarındaki Konstantinopol’de, dönemin Jöntürk rejiminin görevlendirmesiyle bir milyondan fazla etnik Ermeni’nin planlanmış sürgünü ve imhası başlamıştır. Onların kaderi, 20. yüzyıla korkunç bir şekilde damga vuran kitlesel imhalar, etnik temizlikler, sürgünler, hatta soykırımlar tarihine örnek teşkil etmektedir. Oysa biz, Almanya’nın suçunu ve sorumluluğunu taşıdığı Holokost’un eşsizliğini de biliyoruz.”
Almanya’nın sorumluluğu ise şu şekilde ifade edildi: “Federal Meclis, Alman diplomatlar ve misyonerlerden de, Ermenilerin organize bir şekilde sürgün ve imha edildiklerine dair net bilgiler edinmiş olmasına rağmen, bu insanlık suçlarını durdurma girişiminde bulunmayan Osmanlı İmparatorluğu’nun ana askeri müttefiki Alman İmparatorluğu’nun utanç verici rolünden üzüntü duymaktadır. Federal Meclisin bu anması aynı zamanda, yeryüzünün muhtemelen en eski Hristiyan ulusuna karşı duyulan özel saygının bir ifadesidir.”
Federal Meclis aldığı kararla, Federal Hükümetin önüne ise şu görevleri koydu:
* 24 Nisan 2015 tarihinde, 100. yıldönümü vesilesiyle gerçekleştirilen oturumun ruhuna bağlı kalınarak, 1915/1916 yıllarında Ermenilerin sürgünüyle ve neredeyse tamamen yok edilmeleriyle, ayrıca Alman İmparatorluğu’nun rolüyle kamuoyu nezdinde yaygın bir hesaplaşmaya katkı sağlamaya devam etmelidir.
* Türk tarafını, Ermeni halkıyla barışma için gerekli olan temeli atmak için o dönemdeki sürgün ve katliamlarla açıktan hesaplaşma konusunda cesaretlendirmelidir.
* Türkler ve Ermeniler arasında geçmişle yüzleşmek suretiyle yakınlaşma, barışma ve tarihi suçun bağışlanması için çaba göstermeye devam etmelidir.
* Türkiye’de ve Ermenistan’daki bilim, sivil toplum ve kültür alanlarındaki faaliyetleri desteklemeli ve Türkler ve Ermeniler arasındaki iletişime ve yakınlaşmaya, ayrıca geçmişle yüzleşmeye hizmet eden mevcut bütçe kaynaklarıyla teşvik etmelidir.
* Barışma ve Türk-Ermeni ilişkilerinde çoktan zamanı gelmiş olan iyileştirme bağlamında ilk adım olarak, örneğin bilim adamları için burslar veya her iki ülkeden geçmişle yüzleşme ve barışma için gayret gösteren sivil toplum güçlerinin desteklenmesi suretiyle Türkiye ve Ermenistan’ın tarihi olaylarla yüzleşmelerini aktif bir şekilde desteklemelidir.
* Türk ve Ermeni hükümet temsilcilerini, halihazırda duraksamış olan devletlerarası ilişkilerin normalleşmesi sürecini devam ettirmeleri konusunda cesaretlendirmelidir.
* 2009 yılında imzalanan ve tarihin bilimsel açıdan araştırılması için bir komisyon kurulmasını, diplomatik ilişkilerin yeniden başlatılmasını ve ortak sınırın açılmasını öngören Zürih Protokollerinin Türk ve Ermeni hükümetleri tarafından uygulanması için çaba göstermelidir.
* Kısa bir süre önce Türkiye’de başlatılan Ermeni kültür mirasının bakımının devam ettirilmesi ve yoğunlaştırılması için çaba göstermelidir.
* Almanya, içinde 1915/1916 olaylarıyla yüzleşmeyi konu alan bilim, sivil toplum ve kültür alanındaki girişim ve projeler, mali imkanlar çerçevesinde bundan sonra da teşvik etmelidir.
Yücel ÖZDEMİR
Köln
Kaynak: evrensel.net