Hızından ve yıkıcılığından bir şey kaybetmeden TC devleti destekli saldırılar, gözü dönmüş bir şekilde devam ediyor. Savaş sürüp devam ettikçe TC’nin katliamcı yüzü, kalleş ve hilekar tuzakları daha fazla ortaya çıkıyor. Amerika, İngiltere, Almanya ve İsrail başta olmak üzere NATO desteğini arkasına alan TC devleti, savaş kışkırtıcılığına ve Ermeni düşmanlığına devam ediyor. Uluslararası hukuk adına hiçbir şey bırakmayan bu katliamcı İttihatçı-Kemalist-İslamcı suç örgütü; mazlum halklar karşısında suç işlemeye doymuyor. Bir yandan katliam yaparken ve suça teşvik ederken diğer yandan türlü yalanlarla hem dünya hem de kendi kamuoyunu aldatmaya çalışıyor.
Şehirler ve köyler hiç olmadığı kadar ismi bilinmeyen bombalarla tanışırken, halklar arasında onarılması hiç de kolay olmayacak düşmanlık ve kin tohumları ekiliyor. Cephelerde kendilerine ulaşılamayan, tedavi edilmediği için ölen sayısız Azeri askerle ilgili haberler, helikopterlerden denize atılan çete mensuplarının cesetlerinin görüntüleri sosyal medyada dolaşıyor. Bu görüntüler savaşın karakteri ve geldiği boyut hakkında çok önemli veriler sunmaktadır. Haksız ve saldırgan savaş, en temel evrensel ahlaki değer ve kuralları bozarak, yıkarak, ortadan kaldırarak yıkıcılığa ve çürümeye devam ediyor. Yoksulluk ve yoklukla oldukça yakından tanışan halklar, şimdi de savaşın acımasız yüzüyle karşılaşıyor ve elinde avucunda olanları bile kaybediyor.
Herkes, şu sorunun yanıtını vermelidir; Kimdir saldıran? Kimdir savaş kışkırtıcılığı ve yayılmacılık hayalleri peşinden koşan? Kimdir başta kendi halkı olmak üzere bölge halklarını hemen her fırsat ve olayda tehdit eden, ırkçılığı ve düşmanlığı besleyen? Çok açık değil midir? Saldırgan taraf, TC destekli Azerbaycan ordusu ve çetelerdir. Savaşı kışkırtan, destekleyen, ateşleyen, büyümesini isteyen taraf Türkiye’dir. TC devleti, Dağlık Karabağ topraklarına Suriye’deki çeteleri yollamakla kalmıyor şimdi de Afganistan’daki Talibanı kullanmayı planlıyor. Her şey açık değil midir? Bu tablodaki gerçekliğe bakarak değerlendirme yapılmalı ve taraf olunmalıdır. Sadece “haksız, gerici savaşlara hayır demek”; savaşı, işgalciliği, Dağlık Karabağ sorununu ve TC devletinin rolünü yeterince çözümleyememek anlamına gelmektedir.
Savaşın planlayıcısı, yol ve yön göstericisi, örgütleyip düzenleyicisi TC devletidir. Hastaneleri, okulları, inanç mekanlarını, sivil yerleşim alanlarını bombalama emrini veren TC generalleridir. Karabağ’ın Sushi şehrindeki Ermeni kilisesini bombalayan TC ordusu sadece halkların değil inançların da düşmanıdır. Ancak Türk devletinin unuttuğu bir şey vardır; Nasıl ki Kürt halkına karşı katliam ve suçlar işledikçe daha fazla MAZLUM’lar, EGİT’ler, BERİTAN’lar, ZİLAN’lar doğduysa bugün de aynı şekilde Ermeni halkına saldırdıkça daha fazla Ermeni kahramanlar doğacak ve isimleri MONTE, LEONİD, ARAYİG, ANTRANİG, SOSE, ZABEL olacaktır.
Soykırım ve sayısız katliam yaşamamış olanlar nereden bilebilir ve nasıl anlayabilir, Ermeni halkının bin yıllık tarihlerinin en zor günlerini yaşadığını? Ne bilirler Erdoğan-Aliyev haydutlarının sadece askeri ya da politik meselelerin peşinde olmadığını? Onların sadece Karabağ meselesiyle hareket etmedikleri çok açıktır. Amaç ve hayallerinden biri de ikinci bir Ermeni Soykırımı gerçekleştirmektir. Bir şans ve mucize eseri kurtulan “kılıç artığı” Ermenilere karşı yarım kalan işlerini tamamlamak istemektedirler.
Yeniden var olma savaşımda Ermeni halkı birçok evladını kaybedecektir. Ama kaybetmekten korkmayacaktır. Çünkü çok iyi bilmektedir ki, özgürlüğü kazanmak için kaybetmeyi göze almaktan başka bir yol yoktur. Onlar çok iyi biliyorlar ki, var olma savaşından vazgeçtiklerinde daha büyük kaybedeceklerdir. Zoru başarmak halkların ellerindedir. Ancak imkansızı başarmak zaman alacaktır.
Kendine demokrasinin beşiği diyen, insan haklarından dem vuran bütün ülkeler, bu soykırımcı saldırı karşısında bildik çağrılarını yenilediler. Karşılığı olmayan açıklamalar, sözde ateşkes çağrıları yaptılar. Bunların hiçbir kıymeti harbiyesi yoktur. Kıymetli olan, gelecek ve özgürlükleri için Türk savaş uçak saldırıları ve SİHA’larının altında alınlarındaki terle, ateşten yanmış yüzlerindeki parıldayan gözleriyle belki de cesetleri bile bulunamayanların direnişidir.
Yıllar önce bugüne ışık tutan büyük enternasyonalist devrimci Che’nin, Ermeni halkı için söylediği şu sözleri halen hafızamızdadır: “Ermeni halkının ruhu, mücadelenin ve zaferin ruhudur.” Eğer bir halkın çocukları, savaşa halay ve türküleriyle gidiyorsa o halk yenilmezdir. Kazanan mutlaka savaşan ve direnen Dağlık Karabağ halkı olacaktır. Bugün Kürtler ve Ermeniler, özgürlükleri için savaşıp direniyorlar. Bugün herkes Kürt ve Ermeni meselesi karşısında ciddi bir sınavla karşı karşıyadır. Sadece teorik olarak doğruları ifade etmek ve bilimsel bir tutum takınmak yetmemektedir. Herkes haktan, adaletten, özgürlükten ve onurdan yana olmak zorundadır. Olamayanlar ırkçılık ve halk düşmanlığı zehriyle boğulacaklardır.
Kaynak: Yeni Özgür Politika