Sevak Artsruni ile Küçük Asya halklarının konferansı üzerine söyleşi

Sayın Sevak Artsruni,  28-29 Ocak 2017 tarihinde Berlin’de Küçük Asya halklarının haklarıyla ilgili ortak bir konferans düzenlendi. Birkaç kelimeyle bu konferansı açıklayabilir misiniz?

Bu konferansı  kısaca nasıl tanımlayabilirsiniz?

Sevak Artsruni: Konferansın aynı zamanda hem bilim konferansı hem de toplantı olduğunu söyleyebiliriz. Yani şunu söyleyebiliriz ki; konferans katılımcıları  ‘soykırım bilimi’ alanına biraz daha açıklık getirdiler ve ilerleme kaydettiler. Bunun yanısıra Küçük Asya halklarının talepleriyle alakalı prensipler çerçevesinde de ilerlemeler yaşandı diyebiliriz. En kısa zamanda konferansın konuşmaları yaygınlaştığında, bunların ne kadar ciddi ve yeniliklerle dolu olduklarını siz de göreceksiniz.  Fakat bu sadece bir bilim konferansı çerçevesinde kalmadı aynı zamanda toplantı haline geldi ve 29 Ocak 2017 tarihinde katılımcılar Küçük Asya halklarının temsilcileri olarak gelecekte öngörülen diyalog ve işbirliği adına yeni köprüler oluşturdular.

Yani Küçük Asya halkları arasında geniş kapsamlı faaliyet sürdürebilmek için özgür bir sahne oluşturuldu ve bu sahnede aslında pek çok düşünceler, fikirler inisiyatifler hayata geçirilebilir. Bu son birkaç yüzyılda bir ilkti ve bunun arkasında güçlü potansyel mevcuttur.  Küçük Asya halklarının siyasi anlamda geleceğe yönelik var oluşu anlamında ciddi vizyonlar meydana geldi.

Peki neden Hrant Dink suikastının 10’uncu yıldönümünde yapıldı bu?

Hrant Dink’i bugün herkes seviyor, hatta Kürt, Türk ve Ermeni milliyetçileri de. Fakat hepsi samimi değil tabi ki. Çünkü Hrant Dink halkların özgürlüğü ve aynı zamanda Türkiye’nin toprak bütünlüğü çerçevesinde faaliyetini sürdürüp kandini ifade ediyordu.

Onun söylediği şey buydu: Bizim tüm halklarımızın siyasi meselelerinin çözümü sadece demokrat Türkiye içinde mümkün olabilir. Eğer Türkiye’de ifade özgürlüğü olsa, Türkiye demokratik bir ülke olsa, Türkiye sınırları içerisinde Ermeniler, Rumlar kendi anayurtlarına tekrar  yerleşirler, Kürtler daha özgür yaşarlar ve Türkiye’nin bütün azınlıkları bu özgürlükten faydalanarak kendi etnik, dili ve dini özelliklerine tekrar kavuşurlar. Hrant Dink Türkiye’nin Avrupa ailesinin bir parçası olacağına inanıyordu.

İşte bu nedenle 28-29 Ocak’ta gerçekleştirilen konferans bir çalışma komisyonu kurdu ve bu komisyonun ismi Hrant’ın öldürüldüğü günle alakalı ’19 Ocak inisiyatifi’ olarak adlandırdı.

Neden Batı Ermenileri Ulusal kongresi böyle bir girişimde bulundu?

Ermeni soykırımının 100’üncü yıldönümü çerçevesinde Paris’te gerçekleştirilen Batı Ermenileri Ulusal kongresinin düzenlediği 4’üncü konferansında bu açıklama yer aldı: Ermenilerin maruz kaldığı kayıp vatan kaybıdır. Ermeniler vatandan mahrum kalmakla beraber oradaki yaşam ortamından da mahrum kaldılar, onlara ait yaşam ve kültür ortamı da yok edildi. Paris’te bu da ifade edildi: Küçük Asya binlerce yıl Ermenilerin anavatanı ve yaşadıkları bölge olarak bilinmiştir. Fakat Küçük Asya sadece Ermenilerin değil aynı zamanda onlarca etnik ve dini gruplarının yaşadığı bir bölge olmuştur. Paris 4’üncü konferans kararları doğrultusunda, Batı Ermenileri Ulusal kongresi 2016 Nisan ayında Küçük Asya halklarının özel işbirliği komisyonu oluşturdu ve beni de bu komisyonun koordinatörü olarak seçtiler.

Bu komisyonun ilk işi 28-29 Ocak konferansı oldu, ikincisi de ’19 Ocak inisiyatifi’nin oluşturması.

Siz Berlin’den medya aracılığıyla bir sene içerisinde Küçük Asya halkları ligi oluşturacağınızı bildirdiniz. Bunun hakkında ne söyleyebilirsiniz?

Evet, 29 Ocak tarihinde ben orada öyle bir teklifte bulundum. Bu teklif çok olumlu karşılandı ve karşılanmaya da devam ediyor. Şimdi bu büyük projeyi gerçekleştirebilmek için çalışmamız gerek.

Başarabilecek misiniz?

Elbette başarabiliriz. Sadece yeni vizyonlara açık olmak, irade ortaya koymak ve işin takipçisi olmak. En önemlisi de kendi prensiplerimiz doğrultusunda, erdemli ve samimi olmamız gerek.

Kaynak: arevelk.am