Boğaziçi Üniversitesi Kadın Araştırmaları Kulübü, Boğaziçi Üniversitesi Kadın Araştırmaları Kulübü, Ermeni edebiyatının en önemli kalemlerinden biri olan Zabel Yesayan’ın toplum tarafından baskılanan ve eve kapatılan kadını anlattığı, “Silahların Bahçeleri” adlı kitabını tiyatroya uyarladı.
Boğaziçi Üniversitesi Kadın Araştırmaları Kulübü, Ermeni Edebiyatı’nın en önemli kalemlerinden biri olan Zabel Yesayan’ın toplum tarafından baskılanan ve eve kapatılan kadını anlattığı, “Silahların Bahçeleri” adlı kitabını tiyatroya uyarladı. Osmanlı Devleti hakimiyetindeki 1880’li yılların İstanbul’unda çocukluk yıllarına ve dönemin siyasi ve toplumsal atmosferine ışık tutan Yesayan’ın kitabından etkilenen Boğaziçi Üniversitesi Kadın Araştırmaları Kulübü tarafından tiyatroya uyarlanan, “Silahtarın Bahçeleri” oyunu, Boğaziçi Üniversitesi Uçaksavar Kampüsü Garanti Kültür Merkezi’nde izleyici ile buluştu.
‘Kadın ne kadar üretebilirse o kadar değerli’
Oyunun ardından DİHA’ya konuşan Boğaziçi Üniversitesi Öğrencisi Maral Çankaya, kitapta yer alan Santukt isimli kadın karakterin kendisini çok etkilediğini söyleyerek, kadına geleneksel bakışın dünü ve bugününe vurgu yaptı. Çankaya, Osmanlı’dan bugüne Türkiye şartlarında kadına yaklaşımın değişmediğini söyledi. Hikayenin karakterlerini anlatan Çankaya, Osmanlı dönemindeki hakim toplumsal zihniyetin hem Ermeni kimliğini hem de kadın cinsini eksiklik olarak gördüğünü söyledi. Çankaya, “Bu dönemde Ermeni kadınlar ekstra baskı görmekte” dedi.
‘Değişen tek şey dayanışma’
Osmanlıdan bugüne Türkiye’de kadın sorununda değişen tek şeyin kadın dayanışması olduğunu altını çizen ve aynı zamanda “Cinsel Tacizi Önleme Komisyonu” çalışmasını yürüten Çankaya, kadına yönelik cinsiyeti yaklaşımlara karşı her alanda çalışmalarını sürdüreceklerini söyledi.
‘Kadın sorunu günümüzle paralellik gösteriyor’
Boğaziçi Üniversitesi Kadın Araştırmaları Kulübü oyuncularından Elif Karaman, daha önce de, “Bir Kadın Uyanıyor” ve “Otobüs” adlı kadını konu alan oyun sahnelediklerini söyledi. Türkiye’de kadın kimliğinin mücadele ederek kazanıldığını belirten Karaman, “Yesayan’ın Silahtarı Bahçeleri kitabında anlattığı kadın sorunları günümüz Türkiye şartlarıyla paralellik göstermekte” dedi.
‘Sanat bizim mücadele alanımız’
Kadın sorunlarını sahneye taşınmasının önemli olduğunu söyleyen Karaman, kadına yönelik taciz ve tecavüze dikkat çekmek için çekilen belgesel ve tiyatro oyunlarında yer almak istediklerini kaydetti. “Sanat bizim mücadele alanımız” diyen Karaman, “Sanatımızla, tacize, tecavüze ve eril zihniyete karşı elimizden ne geliyorsa bunu yapmaya devam edeceğiz” dedi.
Zabel Yesayan
Zabel Yesayan, 4 Şubat 1878’de, Üsküdar’da bulunan iki katlı ahşap bir evde dünyaya geldi. Öğrenimine, günümüzde hala etkin olan, Üsküdar Surp Haç Tıbrevank ilkokulunda başladı. Paris’te bulunan Sorbonne Üniversitesi’nin edebiyat ve felsefe bölümünden mezun oldu. Ermeni edebiyatının bakış açısı ile Fransız romantizm akımından etkilenen Yesayan, 1908’de İstanbul’a geri döndü. 1909’da Kilikya’ya giden Yesayan, Adana Katliamı üzerine makaleler yazdı. Averagneru Meç (Yıkıntılar Arasında), Anetski (Lanet: 1911), Safieh (1911) ve Nor Harsi (Yeni Gelin: Konstantinopolis 1911) isimli roman ve kısa öykülerinde de Adana Katliamını konu aldı.
Ermeni Soykırımı sırasında sürgün listesinde yer alan tek kadın aydın olan Yesayan, Osmanlı kadını kılığına girerek Bulgaristan’a kaçtı. 1933 yılında Sovyet Ermenistan’a yerleşti ve Moskova’da gerçekleştirilen ilk Sovyet Yazarlar Birliği kongresinde yer aldı. Bu süreçte Fransızca ve Ermenice edebiyat dersleri vermeye başladı. Yesayan, 1943 Sibirya’da yaşamını yitirdi.
Kaynak: diclehaber.com