Mücahit Bilici: Ermeni Soykırımı ve Ayasofya Mabedi

“Tarihçi değilim. Ama sözlü tarihten ve tartışmalardan anlayabildiğim kadarıyla ulaştığım şahsi kanaat ortada bir soykırımın olduğudur. Uluslararası kanunların ve kurumların bunu nasıl tanımladığından bağımsız olarak, benim anladığım hâliyle İslamiyet açısından Ermeni vatandaşlara yapılan şey bir soykırımdır. İslam’da yeri yoktur. Yapan babam da olsa zulüm zulümdür. İslam’da yeri olmayan zulmün, soykırımın, Müslümanlar arasında ise hayli hayli yeri vardır. Değil gayrimüslime, Müslüman Müslüman’a da soykırım uygulayabilir. Hele hele Türklerin böyle bir şey yapamayacağını söylemek, Allah’ın kâinata koyduğu kanunlara insanın imtihan edildiği gerçeğine aykırıdır. Her insan zulüm edebilir. Müslüman milleti gibi seküler bir kategoriyi husule getirmek için yine seküler bir ideoloji olan Müslüman milliyetçiliğinin işlediği bir cinayettir. Ulus inşa müteahhitlerinin yaptığı bir katliamdır, İslam’ın adaletine aykırıdır. Zulme karar veren devlete itaat ettilerse Müslüman Türk ve Kürtlerin hatasıdır. Devletin Ermeni vatandaşlarından özür dilemesi ve tüm Ermenilere vatandaşlık hakkı verip emlaklarını iade için samimane çaba göstermesi gerekir. İslam’da misilleme yoktur. Zulme zulümle karşılık verilmediği gibi ‘birisinin hatasıyla başkası mes’ül olmaz’ diyen Kur’anî ilkeler vardır. Dile, dine, renge göre millet inşa edildiği gibi, bunlara dayanılarak zulüm ve katliamlar da irtikâp edilebilir. Müslüman da insandır. İslam der ki Müslüman hata yapabilir ve hata yaparsa istiğfar etmelidir. Milliyetçilik ise der ki biz hata yapmayız; dolayısıyla yaptığımız herşey doğrudur. Aradaki fark budur. Fakat Türkiye toplumu bu konuda rejimin beyin yıkamasına maruz kalmıştır. Bunun temizlenmesi ve İslam’ın vicdanlarda insafı uyarması biraz zaman alabilir. Fakat dindarlar er geç milliyetçiliğin rağmına olarak hakikate teslim olacaklar diye düşünüyorum.”

AGOS gazetesinden Ferda Balancar’ın “1915’te Ermenilerin yaşadıkları hakkında ne düşünüyorsunuz” sorusuna cevaben yukarıdaki değerlendirmeyi yapmıştım (1 Kasım 2013). Bugün dindarların mukaddesatçı milliyetçiliğin tesirine daha da çok girdiklerini görüyoruz. Milliyetçi refleksin dinî sembolleri kullanma kıvraklığı tüm hızıyla devam ediyor. Mesela, Ayasofya’nın ibadete açılmasını Papa’nın soykırım çıkışına karşı bir misilleme olarak ele almak. Ya da Hıristiyanların Türkiye’deki dinî hürriyetlerini siyasi pazarlık konusu yapmak bir kahramanlık olarak sunuluyor.

Hâlbuki Ayasofya bir kilise olarak inşa edilmiş bir mabeddir. Fatih Sultan Mehmet Han Hazretleri kusura bakmasın ama İslam’a aykırı olarak kiliseden camiye çevrilmiştir. Ayasofya’yı cami yapmanın mantığı imparatorluk kültür ve pratiğinde aranmalıdır, İslam’da değil. Yüzyıllar boyunca cami olarak hizmet vermiş bu mabedin daha sonra Kemalizm’in kültürel sömürgeleştirme çabaları çerçevesinde müzeye dönüştürülmesi ise ikinci ve daha büyük bir yanlıştır.

Bugün yapılması gereken Ayasofya’nın asli fonksiyonuna iade edilmesidir. Yani Ayasofya mabed olarak açılmalıdır. En ideali kilise olarak İslam medeniyetinin sembolü hâline gelmesidir. İkinci ideal formül hem Hıristiyanların hem de Müslümanların ibadet edebileceği bir cami/kilise konseptiyle açılmasıdır. Turist danışma ofisi geniş tutularak müze nostaljisi içindeki vatandaşlara da kolaylık sağlanabilir.

Vahşette adalet, intikam ve misilleme ile aranır. Medeniyette ise adalet rövanşizmle değil hak ve hukukla sağlanır. Temel hakları, mesela Hıristiyanların ibadet ve eğitim hürriyetlerini siyasetin konusu yapmak zulümdür. Maalesef Ayasofya dindar siyasetçilerin elinde son bir altın vuruş için bekletilen bir top hükmündedir. Zamanı gelince o vuruş yapılacaktır. Keşke saik siyasi rant değil de din ve adalet olsaydı. Çok daha ihlâslı olurdu.

KATIR BAHSİ

İnsan katliamı yapılan yerde bu kez katırları katletmişler. Aslında itlaf edilebilirlik noktasında Kürd ile katırı arasında, ona hükmedenler açısından bir fark olmuyor. Kürd, kendisi ile katırı arasında bir fark olmadığını anlamadığı sürece özgürlüğünü yani insaniyetini elde edemez.

Bu vesileyle hatırlayalım: Roboski nedir? Adalet bombalandığı için gömülecek cesedi kalmayan ölülerdir.

Kaynak: taraf.com.tr