seVan nişanyan: Beni cezalandırdıklarını zannedenlerin boynu bükük karşıma gelip benden af dilemesini bekliyorum

(Aykırı bir Ermeni Entelektüeli Orantısız Zeka seVan nişanyan başlıklı seVan nişanyan davası’nı paylaşma toplantısı 21 Ekim 2014)

10 aydır cezaevinde bulunan ve bu süre içinde dört cezaevi dolaşan tarihçi, yazar, dilbilimci, gazeteci, turizmci… seVan nişanyan için arkadaşları ve dostları Getronagan lisesinde yetişenler derneği lokali salonunda bir toplantı düzenlediler.

Toplantı seVan’ın Şirince’deki mimari çalışmaları içeren bir fotoğraf sersisi ve Gazeteci, yazar, tarihçi Ayşe Hür, Gezi Fenomeni adlı kitabından yargılanıp acilen cezalandırılan gazeteci, yazar, siyaset bilimci Erol Özkoray, Can Şenliği Tiyatro gurubu adına Haldun Açıksözlü (Laz Marx Emice) ve Tarih Vakfı Başkanı akademisyen Bülent Bilmez’in katıldığı bir de panel eşlik etti.

Toplantı’ya basından sadece, Civilnet TV, Agos Gazetesinden Pakrat Estukyan, Kanada’dan La Presse Gazetesinden Rima Elkouri ve serbest gazeteci Erol Yeşiyurt’un katılması dikkat çekiciydi.

sevan 21 ekim.jpg 2Toplantının düzenlendiği salonun seVan için şöyle bir önemi vardı. 1968 yılında yaklaşık kırk yıl önce seVan ilkokullar arası bilgi yarışması birincilik ödülünü bu salonda almıştı. Şimdi aramızda yoktu ancak, SeVan, toplantıya katılanlara iki prpıl pırıl ödül – çocukları İris ve Tavit – göndermişti.

Tavit Nişanyan, alkışlarla seVan’ın cezaevinden yolladığı mesajı okudu.

seVan kapatıldığı zindandan yolladığı mesajında, direnişinin altını çizer: … Korkutup boyun eğdirebileceklerini zannettiler. Yapamadılar. Cumhuriyet dönemi boyunca kusursuzlaştırdıkları yöntemleri kullanarak, daha önce yüz binlercemizi kaçırdıkları gibi, yurtdışına kaçırabileceklerini zannettiler. Yapamadılar. Hapsedip boyun eğdirebileceklerini zannediyorlar. Yapamayacaklar… sözleri önemliydi…

Arkasından Ermeni yazarların seVan için imzalayıp gönderdikleri kitaplar toplantıyı kolaylaştıran Sait Çetinoğlu tarafından seVan’i temsilen yine alkışlarla İris Nişanyan’a teslim edildi.

sevan 21 ekim.jpg 3SeVan’a ilişkin panel’de, seVan’ın rejim eleştirisi, din eleştirisi, imar eleştirisi, resmi tarih eleştirisi… gibi seVan’ın çeşitli yönleri yani kısaca seVan’ın bugüne kadar devam eden direnişi konuşulup ve tartışıldı. Panel , izleyicilerin de katkıda bulunduğu aktif bir atmosferde gerçekleşti.

Panel Ayşe Hür’ün sivil itaatsizlik ve direnme hakkının tarihsel kökeni felsefesi, tarihsel örnekleri ve tarihsel kişiliklerinden örnekler verdi. Ayşe Hür, bütün bu tarihsel deneyimlerin ışığında seVan’ın eylemlerini değerlendirerek, seVan’ın eylemlerini ve eleştirilerini sivil itaatsizlik ve direnme hakkı kapsamında değerlendirdi. Ayşe Hür, seVan’ın direnme hakkının kapsayan eylemlerinin şimdilik sivil itaatsizlik düzeyinde kaldığını, bundan dolayı da seVan’ın yanlızlaştırılarak eleştirilerinin itiraz düzeyinde kalmasının sağlandığını bütün itirazlarının, seVan’nın haklı itirazlarının özümsenerek etrafında örülecek bir dayanışma ile seVan’ın haklı direnişin sivil itaatsizlikten direniş hakkının kullanımına dönüşeceğinin altını çizdi.

sevan 21 ekim.jpg 4Bir direnişin kitabını yazdığından dolayı cezalandırılan gazeteci Erol Özkoray, entelektüelin misyonu ile sözlerine başladı: Bir entelektüelin görevi otoriteyi ve otoriter yapıyı rahatsız etmektir. SeVan da bunu çok iyi yapar. Bunun için koşul korkmamaktır. Sihirli kelime budur. Özkoray, başkaldırıya vurgu yaptı, Albert Camus’nun de dediği gibi ‘Başkaldıran insan kimdir? Hayır diyen kisidir’. Sevan Nisanyan iste böyle biridir, doğru bildikleri çerçevesinde, evrensel değerler ışığında ‘Hayır’ diyen aykırı bir kişidir. Direniş hakkını Gezi Direnişi özelinde ve yargılanma sürecini (!) dinleyicilerle paylaşarak rejime direnişin nasıl aniden cezalandırıldığını kendi deneyiminden örnekledi. Gezi direnişinin de bir parçası olan seVan’ın itirazlarını sıralayarak, seVan’ın mücadelesini meşruluğuna vurgu yaptı: Toplumlar ancak aykırı kişiler tarafından ilerleyebilir. Gelişme düzeyini ve demokrasiyi insanlık bu aykırı kisilere borçludur. Sevan bunu yapıyor. Hapiste olmasına gelince, Rawls’ın da dediği gibi ‘Hukuk ancak demokrasinin olduğu bir toplumda isleyebilir’.

Bilindiği gibi seVan, Gezi Direnişi sürecinin başında kaleme aldığı 2 Haziran 2013 tarihli Her başbakan istifayı tadacaktır başlıklı yazısı, onun cezaevi sürecini başlatan yazılarından biridir. Bu cesur yazıya karşı Her ölümlü cezaevini tadacaktır sözleriyle muktedir tarafından cezaevine konmuş sürgünden sürgüne dolaştırılmıştır.

sevan 21 ekim 1Tiyatrocu Haldun Açıksözlü namı diğer Laz Marx Emice, seVan’ın bu coğrafyanın Marxistlerine yaptığı değerli kültürel katkı, Gundisse-ekonomi politiği eleştirisi için ön çalışmanın seVan tarafından Türkçeye kazandırılmasının hikayesini esprili diliyle izleyicileriyle paylaşarak Ermenilerin genel olarak Marxizme katkıları ile birlikte bu coğrafyanın sosyalizm tarihine Ermenilerin katkısının örneklerini izleyicilerle paylaştı. Laz Marx Emice’nin küçük gösterisi aynı zamanda salonda muhteşem bir sohbet ortamının gelişmesini doğurdu.

Tarih Vakfı Başkanı akademisyen Bülent Bilmez, seVan’ın Bilgi üniversitesi ve Yanlış Cumhuriyet başlıklı, kapsamlı rejim ve Kemalizm başlıklı çalışmasının macerasıyla başlayıp seVan’ın eleştirilerinden örnekler verdi, seVan’ın çeşitli yönlerini izleyicilerle paylaştı. Bu çalışma ve eylem pratikleriyle seVan’ın korku ikliminin parçalanmasındaki rolüne vurgu yaptı. seVan’ın cezaevinde oluşunun eleştirel kişiliğine ve tabuların yıkılmasındaki öncü tavrından kaynakladığını belirtti

Toplantıyı kolaylaştıran Sait Çetinoğlu, seVan’ın, korkunun üzerine giderek korkuyu ortadan kaldırdığını. seVan’ın, Korku bu ülkenin iliklerine işlemiş. Korkulacak bir şey yok aslında Türkiye’de, korkunun kendisinden başka. Sözleriyle ülkeye ümit tohumları serptiğini. Şimdi seVan’ın ve itirazlarının etrafında bir dayanışma örgüsü örme zamanıdır. Sözlerini, izleyicilerin seVan’ı alkışlamalarıyla İstanbul’daki seVan nişanyan davasının üçüncü paylaşma toplantısı sonlandı.

seVan’ın mektubu:

“Herkes yapıyor, bana neden ceza?” ucuzluğuna asla düşmedim.
“Ülkede kaçak inşaat yapan bir tek Sevan mı?” diye manşet atanları içim kıyılarak okudum. Ben herkesin yaptığını yapmadım ki. Onların YAPAMADIĞINI yaptım.
Affedilmek ya da mazur görülmek değil talebim.
Yaptıklarımın görmezden gelinmesini istemiyorum.
Ödüiü hak ettiğimi sanıyorum.
Teşekkürü hak ettiğimi düşünüyorum.
Beni cezalandırdıklarını zannedenlerin boynu bükük karşıma gelip benden af dilemesini bekliyorum.
Devletin ve halkın çöpe atmış olduğu bir köyde bir yaşam vizyonu oluşturmaya çalıştım. Hoyratça tahrip edilmiş bir mimari geleneğini yeni çağın koşullarında canlandırmayı denedim. Çirkinliğin ve ucuzluğun yaşam tarzı haline getirildiği bir topluma “güzel”in başlı başına bir amaç olduğunu hatırlatmaya çalıştım.
Bunu para için yapmadım.
Menfaat için yapmadım.
Güzel olduğu için yaptım.
Örnek olsun diye yaptım.
On binlerce insan geldi.
Hayatlarına bir ışık kattığımız için, ruhlarına bir pencere açtığımız için teşekkür ettiler, yanaklarımızdan öptüler.
Devlet adı ardına sığınanlar ise bizden nefret etti.
Çünkü bunlar, ışıktan korkar.
Hakiki olan her şeyin kendi varlıklarına tehdit olduğunu bilir.
Çıkar hesabı üzerine kurutu iktidarlarının, aklın ve güzelliğin ve cömertliğin olduğu yerde, sabun köpüğü gibi söneceğinden korkar.
Korkutup boyun eğdirebileceklerini zannettiler. Yapamadılar.
Cumhuriyet dönemi boyunca kusursuzlaştırdıkları yöntemleri kullanarak, daha önce yüz binlercemizi kaçırdıkları gibi, yurtdışına kaçırabileceklerini zannettiler. Yapamadılar.
Hapsedip boyun eğdirebileceklerini zannediyorlar. Yapamayacaklar.
Çünkü bunlar, korkaktır. Ben değilim.
Bunlar cahildir, bilmenin ve öğrenmenin ilk şartı olan ruh enginliğine yabancıdır. Ben değilim. Bunlar, haksız olduğunu bilmenin manevi sakatlığı ile malûldür. Ben değilim.
Gelecek sefer şahsen beraber olma umuduyla, bu toplantının yapılmasına emeği geçen, katılan, katılamayıp sevgilerini gönderen herkese Kapalı Cezaevi’ndeki köşemden selam gönderiyorum.
Sevan