Üzerinde yaşadığımız coğrafyada, “Türk ve Sünni Müslüman bir devlet” kurmak adına, öyle büyük suçlar işlendi ki saymakla bitmez. TC, ‘en büyük suçu’ yani, soykırım suçunu gerçekleştiren zihniyet tarafından kuruldu. Bu nedenle de 1923 yılı, Türk ve Sünni Müslüman kimlikleri dışında kalan tüm etnik ve dinsel kimliklere yönelik bir darbenin yıldönümüdür.
Eski katliamcı, yok sayıcı, yok edici bir geçmişi devam ettiren bir darbe!
12 Eylül’ün yıldönümünde bu gerçeği gözden kaçırmamamız gerektiği kanısındayım.
Yani, 12 Eylül, asla bir milat değildir.
12 Eylül, kurucu ve yerleşik sistemin vahşi uygulamalarının en üst seviyeye çıktığı günün yıldönümüdür.
Türkiye Cumhuriyeti, 12 Eylül’den önce de militer bir yapıya sahipti. Askeri bir cumhuriyet olarak kurulan devlet, daima yasama, yürütme ve yargı kurumlarını kendisine bağımlı kıldı.
Ancak, TC sınırları içinde yaşayan halkın büyük çoğunluğu, militarizmin yıkıcı etkisini, 12 Eylül’de fark etti.
Oysa 12 Eylül tarihine gelene kadar, Kürdistan’da nice darbeler yaşandı.
Örnek mi? Dersim soykırımı…!
TC’nin eski dışişleri bakanlarından İhsan Sabri Çağlayangil, emekli olduktan sonra verdiği bir röportajda şöyle anlatıyordu orada olanları; “Ordu zehirli gaz kullandı. Bunları fare gibi zehirledi. 7 den 70’e Dersim Kürtlerini kestiler. Kanlı bir hareket oldu. Dersim davası da bitti. Hükümet otoritesi Dersim’e girdi.”
İhsan Sabri Çağlayangil’in, ‘bunlar’ diye tanımladığı Kürt halkına karşı, işte böylesine darbeler düzenlendi.
Ancak, İslamcılar ile Kemalistler arasına, yani, ‘iki düşman kardeş’ arasına sıkıştırılmış Türk halkı, demokratik bir açılım yapıp, bu yaşanan darbeleri bir türlü göremedi.
Hatta o tarihlerde, kendilerini solcu olarak görenlerin bir kısmı dahi, Dersim soykırımını alkışladılar. Aynı, Şeyh Said’e karşı düzenlenen darbeyi alkışladıkları gibi…
Ancak 12 Eylül farklıydı. Etkileri tüm coğrafyaya yayılan bir askeri darbeydi. Ve bir milat gibi görüldü.
Bu darbenin etkileri ve hukuku hala devam ediyor.
‘Düşman kardeşler’ sırayla iktidara gelerek Sünni Türk devletini korumaya devam ediyorlar.
Ve bu, ‘korumanın’ altında ne yazık ki, soykırım, katliam, tecavüz ve daha nice insanlık suçları var.
Kaynak: Özgür Gündem